rüyada sürüklenen ve öldürülen siyah köpekler, kırmızı saç bantlı ve rhombus yüzlü katiller, bir siren sesi ve bolca kaçma vardı. ağaçların üzerinden, aldatmalardan ve orospulardan, seni anladığını ve gözlerinin içlerine doğru seni içtiğini hissettiğin adamlarca kullanılmaktan, güzel sözlü şehirlerin peşine takılmaktan ve büyük valizler, küçük uçaklar ve milano balkonlarıyla uyumaktan daha da ötesi; tüm gerilemeleri arkanda bırakmak ve susuz içilemeyen ilaçlarca uyuşturulmak ve bu sırada bolca portakal yemek, acı ve turuncu bir çatı katı anısıyla.
terk etmek unutulmak kadar acı değil hiçbir zaman. tiyatro asla bir eczane gibi kokamayacak. ve istanbul'un hep girdileri, ve çıktıları,
olacak.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
http://vaziyet.blogspot.com köşesinde yerin var.
YanıtlaSilhiçbir şey biz tutuyoruz diye durmaz, unutma!
kaltak
YanıtlaSilseviliyorum.
YanıtlaSil