tüm kirliliklerden ve iğrenç anılardan öte, yalnız olmak, ama öyle derinlemesine bir yalnızlık değil, hakikaten yani, yalnız olmak, büyük yuvarlak masalarda ve kahve sırasında beklerken, veya güzel sıcak kolların arasında veya gözyaşların kadın dudaklarına karışırken ve sırf bu yüzden mideni bulandıracağı yerde, sırf güzel oluyormuş diye sesini çıkarmazken, tüm hayatın, hepsi, vücudundan koparken yalnız olmak, öyle yazılacak kadar bile elle tutulmuyor; küçücük bir civa dairesinin bileklerini zehirlediği gibi, veya aptal ve uyuz bir çift gözün üzerindeki tshirt'ün büyük yeşilliğini kendisine pek de bir yakıştırır bir edayla akasya manzaralarıyla sana zoraki zoraki bakması gibi sıkıştırıyor aptal ve adımsız ruhunu.
Çarşamba, Ekim 20, 2010
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder