kağıtlara ifadesiz gözlerle baktı, mutfaktan adının seslenildiğini duydu, oralı olmadı. halı ince pijamanın üstünden bacaklarına batıyor, rahatsız ediyordu. ekim'de hava aydınlanırken ve sokaklarda çıt çıkmazken dışarı çıktığı sabahları düşündü, köpek büyük bir enerjiyle karşı kaldırıma geçmek isterdi; kendisi aval aval hafifçe sallanan servilere bakardı, kuşların çıkardığı çirkin sesler olurdu havada salt. martılara alışmak lazım demişti bir sabah tanıdık bir ses, martılara, kilise çanlarına ve bulutlara alışacaksın, hoşgeldin. tüm iyiliklere rağmen, içindeki bembeyaz ve kalın battaniye alıkoymuştu onu değiştirmekten, ucundan çekip hayatını, tepetaklak etmekten korkmuştu; durmak ve bakmak fazlasıyla hızlıydı onun için. elinin tersiyle burun kemiğine dokundu, buruşmuş kağıtlardan tekini aldı, yutkundu, daha çok buruşturdu. adını tekrar duydu. kağıdı açtı.
hayatta herkes, elinor, çünkü ne ölüme doğru bakmak ne yaşamaya durmamak için yeterince cesurlar.
gözlerini yumdu, ayağa kalktı, pencereye doğru yürüdü. akasyanın yaprakları rüzgarda belli belirsiz kımıldıyordu.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
i can'thelp saying, it's always a pleasure to read you, zeynep.
YanıtlaSilo.
yıllar sonra yazdıklarına denk gelip, okumak, güzel...
YanıtlaSilhavada asili kalmak, girdap. serefe o zaman, tesekkur ederim.
YanıtlaSilunutmuşum ben onu, gülümsedim.. ben de teşekkür ederim..
YanıtlaSil