krema bu be! kremamsı, ekşi, seyrek hayatlar yaşıyor insanlar, demişti; elleri havada atomları sallayıp duvara fırlatıyormuş gibi hareket ediyordu. bir mana ediyor bardaklar ve eski hayatlar diye cevap vermişti, kapağında küçük bir matruşka bebeği resmi olan kitaba bakıyor, zeytinyağlı kurutulmuş domates yiyordu. sabah uyuyorlardı ve hava bulutluydu; mutluluk duvarlardan, karşı balkonda kahvaltı hazırlayan adama doğru yayılıyordu.
gülümsedi, kafasını sallayıp parmaklarını pencereye doğru çevirdi. adam dudaklarını sola doğru kıvırarak yüzünü çarpıttı, saçlarını karıştırdı, arkasını dönüp odadan çıktı. koridordan salona doğru ilerlerken duymadığını sandığı kısık bir sesle küfretti. yüzü buruştu, rüzgar aç kalmış kediler ağlıyor gibi sesler çıkarıyordu. kutunun yanına oturdu, köpek parkede küçük sesler çıkararak yanına geldi. esneme ve ağlama arasında bir yerlerde gözleri doldu, bacaklarının arasına koyduğu kutunun içindeki buruş buruş tüm kağıtları halıya döktü.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder