Çarşamba, Mart 24, 2010

güç, para, norveç somonu


güzel günler görmek istiyoruz, birlikte olmak, hep aynı kişiyle, hep tek, bir tek sen varsın koca dünyada, bir bomba patlasa bütün insanlık yok olacak, içimiz onca dar yani, ve kızamıyoruz karşımızdakiler çokça yaşadı hayatlarını ve biz çok kırmızı ışıkta takılmak zorunda kaldık diye kendimize, karşıdakine; çiçekler açıyor, sahne hep aynı, aynı melodiler, ağızda o pek bir zevk veren buruk tat, zevkini çıkardığın tüm parçaları hayatın teker teker yoruluyor artık gözünde, ölmek, mezara girmek, ölü bir bedene dokunmak zorunda kalmak, son günlerinde artık bunları düşünüyorsun, hava kararmıyor, hiç geriye dönüp bakmayı, geri geri yürümeyi denemiyorsun, geriye karşı anlayışlı olamıyorsun, kimsenin içine giremezsin olur ya, bu yüzden hiç ölmüyorsun, dinlemiyorsun, yaşamıyorsun, geçen dakikalarının koskoca bir yalan tarlasının ortasında manasını yitirdiğini seziyorsun ama elinden de pek bir şey gelmiyor, vicdanını zorluyorsun, egonu iyice çürütmeye çalışarak, bakmayarak ve konuşmayarak, kendine kızarak, üzüldüğün bütün sözlerin aslında gerçek olduklarına üzülerek bu sefer de, duvarlara, merdivenlere doğru koşmak, çarpmak, düşmek, kalkmak, aşiyan'da yeşil çimenler üzerinde bir kız görmek, şaşırmak, sonra sonsuz, sonsuz durmalar. noktalar, pembe sıvılar, yalanlar, kalp krizi.












1 yorum:

  1. bunları kitap haline getirsek, her akşam okuyup yatsam, yastığımın yanında dursalar, çok istiyorum.

    Nasıl oluyor da hepsini görebiliyorsun?

    YanıtlaSil