mutfak tezgahının üstünden, küçük salonun içlerine doğru yayılan dinah'nın sesi uyuşturmuş, saçlarım önüme düşmüş, tek kolum bacaklarımın üstünde, diğeriyle yüzümü tutmaya çalışırken uyuyakalmışım, atletin sol askısı aşağı kaymış, mikrop kapmış göğsüm açıkta, kıpkırmızı yarayla birlikte büyükçe bir gonca güle benziyor uzaktan.
şeytan içeri giriyor, dudağı patlamış, sağ gözünden sarımsı ve kesif kokulu irin akıyor, yumrukları hala sımsıkı, mosmor, şiş yüzü ve ince bilek kemikleriyle herhangi bir ensefalit hastasına benziyor.
doğruluyorum, gözlerim büyük büyük şeytana bakıyorum, atletin askısını düzeltiyorum, alis göğsüne n'oldu, senin gözüne n'oldu şeytan, kavga ettim bana romlu bir şeyler yapsana, otur, üşüyor musun, bana romlu bir şeyler getir, battaniyenin altına giriyor, gözüne pansuman yapıyorum, dudağına dikiş atmak gerekiyor, parkelere kan damlıyor, kadehin ağzı kıpkırmızı oluyor, leylaklarım ve lavantalarımın göğüs kafesimden aşağıya doğru uçuştuğunu, başımın döndüğünü, sokaktan kedilerin geçtiğini, vacio'nun havladığını, tüm koka ağaçlarının rüzgarda yapraklarını yitirdiğini, rio'nun mavi çatılarının yıkıldığını, miguel'in çıktığı üçüncü yolculukta pruvadan tepetaklak okyanusa düştüğünü hissediyorum, dil altı sakinleştiricilerinden bayılacağımı duyduğum an şeytan'ın dudaklarına yapışıyorum, çenem ve burnum kıpkırmızı, kanın esrik tadı, soyunuyoruz, şeytan mikrop kapmış göğüs uçlarımı öpüp emiyor, kollarımı sıkıyor, omurgamın bittiği yerden sırtıma doğru gezdiriyor ellerini, kavrıyor, ellerinde küçücüğüm, küçücük, ete aç bir kaplan yavrusu gibi, şeytan içime girdiğinde dünyanın bütün uyarıcıları katlanıyor, beynimden içeri, küçük güveler gibi damarlarımda, yüzümü ellerinin arasına alıyor, gözlerimi açıyor, parmaklarını gözbebeklerime yaklaştırıyor, yüzüm kan içinde, şeytanın ellerinden kanlar akıyor, boşalıyoruz, bir cinayet sahnesi veya herhangi bir işkence evi renklerinde rio'daki iki katlı küçük evimiz, burdan gidiyoruz alis, başımız belada.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder