Pazartesi, Şubat 27, 2012

7

toprağa düşmüş kuru çam yaprakları ayaklarının altında yüksek sesle çıtırdıyordu, ince çam ağacının gövdesine tutundu, yapışkan çam sakızı parmaklarına bulaştı ve garip, ekşimsi bir koku ağacın köklerinden burnuna doğru yayıldı. diz kemikleri ağrıyor ve eklem sıvıları kuruyordu, koyu sarı saçları kirlenmiş ve önüne düşen tellere siyah maskara bulaşmıştı. siyah çatılı eve doğru yürümeye başladı, rüzgardan karga sesleri ve yanık kokuları geliyor, yüzüne çarpıyordu; duymaya başladığı küçücük, zayıf korku duygusundan öyle kendinden geçmişti; sırtından siyah kanatlar çıkacakmış veya hayatının en yüksek, en şiddetli tatminini yaşayacakmış gibi titriyordu. evin ahşap kapısının önünde dikilmeye başladığında, asma kilidin zorlanmış olduğunu gördü, tokmağının altın rengi boyaları kısa çiziklerle soyulmuştu, ahşap parçaları ince kıymıklar halinde havaya kalkmış, esen rüzgarla sallanıyordu. kapıyı itip içeri girdi. fa minörden keskin bir vals çalıyordu. renkleri solmuş halının üstünde toprak olmamasına rağmen büyüyor gibi görünen kahverengi kıskaçlı bitkiler vardı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder