günaydın sevgili küçük william blake taslakları,
rüzgarlı bir ayrancı gecesinde aldığım duyumlara göre akşamüstü begonvil açış saatine kadar uyunuyormuş. çok sevindim. çok sevindiğim için sabahlara kadar ağlayış ve sızlayış kotamı başka bir güne sakladım. yüzümü yıkamakla ve bavul hazırladığımı filan hayal etmekle geçirilen bir gece oldu. (edit: kendini tiye almak, güllü eşarplar takmak filan, pek bi amerikanvari terapi sezdim ben burda)
bu avrupa kentlerine boyunlarındaki eşarplar ve robbins kitaplarıyla giden adamlar bir de arayıp 'buralar da patlıyor, şöyle merdivenler böyle heykeller şöyle kadınlar ve çeşitli kokular var, demezler asla. balık gözünden çıkmışçasına çekilen bütün fotoğraflarda bir deviıntaaat havası sezilir. çınarlar ve beyaz bacaklar filan (?). (edit: burda aşırı yoğun bir sıkıcı klişeyle karşı karşıyayız. olağanüstü hallerde kriz yönetimim gerçekten felaket korelasyonlu. neyse bunu unutalım, geri dönelim plastik torbalarımızı çöpe atmayalım yeni cep telefonu almayalım vs)
neyse. burda ben olsam sadece havayı koklardım diyip küçük mutluluklardan keyif alan minik bir su faresine dönüşmek isterdim. fakat olmuyor olamıyor sevgili küçük tate modırn'lar. küçüklüğüme sığamayacak derecede büyük bir bavul hazırlamak istiyorum diş macunlarıyla ve su şişeleriyle dolu.
efendim bir de bu işin sanatsal boyutu var. her sabah aynı müze-aynı tablo-aynı pretzel üçlüsü sıktı bile daha yapmadan.
hepinize yataklı tren vagonlarında güzel rüyalar diliyorum. bir de her işte bir hayır yoktur kesinlikle.
30/7/08, çarşamba
Çarşamba, Ocak 14, 2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder