günaydın, ankara'da bonibonlu dondurma, istanbul'da limonlu tart olup, uçağa binince kokteylleşen tüm sevdiğim insanlar. şimdi tüm yaşantım boyunca bir dönemeçler ve virajlar problemi yaşadığıma karar kıldım. kahverengi çantamın fermuaru yırtıldığında, lacivert elbisenin tek düğmesi koptuğunda veya herhangi bir mermer üzerinde yürürken kendimi hiç mi hiç önemli hissetmediğimde sahip olduğum istikrarla bir bağlantısı yoktu bu viraj ve dönemeçlerin. algının renkleri, mavi sıvıların tatları, baş dönmeleri ve söylenen tüm abuk laflar eşliğinde edilen aptal danslar karar mekanizmamı sallıyordu inhibitörler, demir hapları, saçma sapan limonatalarla doz aşımları misali. -şu an itibariyle nilüferimi öldürmem gerektiği kanısına vardım, beni hayatta iyileştirip, yapraklara bakıp belli başlı bazı ruhani durumlara girişmemi engelleyenler yok yanımda, nerdesiniz yahu allahaşkına, bütün sokaklarda canavarlar bekliyor, neden çünkü çığlıklar atıldığında, kolumdan çekmesin peki o kadar da saçları rüzgarda savrulan kadın' kostümlerini giymeyelim, fakat bir el yok anlıyor musunuz, yani herhangi bir el.
son virajdan sonra, efendim deniz göründü, güneş batıyordu ve masalarda zeytinyağlı barbunyalar filan vardı.
sevgiler
Salı, Ocak 13, 2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
bir elde kaç parmak olduğunu sahiden bildiniz mi ya da liposakşın gülleri efendim. ve fakat ben börgır kingi, lion kinge değişemeyeceğim.
YanıtlaSil