kendimizi harap ediyoruz gençler. gençler, martiniler, sosyal içerikli mesajlar. (edit: cümle bitirmeme bir tür kırmızı elbiseli kızın ince kravatlı adamı tavlama tekniği midir, iyi niyet gösterisi midir, yirmi beşinci senfoni cinayeti midir, nedir)
sizlerle bir manhattan gecesi paylaşmak istiyorum sevgili akşamüstü 6 insanları. siyah beyaz karolar ve arkadaki manasız masalar, ha el kullanmadan yenilmeye çalışılan patlamış mısırlarla dolu mu olsun, yoksa helskiçınla filan mı. biliyorsunuz denizaşırı hakkında çok hassas bir kişiliğimdir. (edit: THY N'OLUR BANA SICAK HAVLU DAĞIT HAVAALANININ ÜSTÜNDE FIR FIR DÖNERKEN EY CEYEFKEY) ayrıca montmartre'da ciğerli sandviç yemedim ben. salam ve kaşarlıydı o. yanında da 1664. o zamanlar ağustosta hava serin oluyordu. kadın kısmında bir zayıflık algısı oluyor sırf. algıdan öteye geçemeyen limonlu pasta dilimleri tribi.
ikincisi bu sosyal içerikli mesajların tamamındaki içerik aynı sosyallikte. yani diye bitirmek istedim bu cümleyi ama bu gece ayakkabısını kaybetmeyen prenses bölünmesi yaşıyorum.
sevgili minırılvotır ve soda arasındaki farkı tamamen açıklayabilecek kapasitedeki arkadaşlarım. bu şanzelize'deki kafe bozmalarında gerçekten iki öyroya da oturabilirsiniz, yanınızdan elindeki kaktüslerle philo'nun geçmesinden bağımsız şekilde. bu kuik muhteşem bir buluş diyorum. karidesli salata ve laytbira mı? fazla küstah oldu. (edit: ama o senin yaseminli begonvilli kendi güzelliğin hayatım,)
cin bengi bir gün gerçekten geleceğim. hah diyip kollarımı açacağım paris kümülüslerine doğru. yalan söylemiyorum.
bu nada'da hakikaten bir mana yok. samimi söylüyorum, evde beter böcek seyredip kışlık hırkalarınızı çıkarın üst dolaplardan. nedir yani. (edit: manalı olanın güzel olmadığını anlayalı kaç zaman geçti, mavra ne demekti, yaşlanıldı mı ki)
sizleri sevdiğimi anladım bir kez daha. hepinizin fotoğrafını çekip odama asacağım.
fındıklı geceler efendim.
1/8/08, cuma.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder