kötü niyet elçileri diye de bir sıfat olsa çoğu insanın üstüne çok yakışır, çünkü neden biliyor musunuz çekirdekleri çıkartılmamış vişneden yapılmış reçellerle kahvaltı yapmasını istediklerim, bir iyilik ve kötülük terazisinin üstünde sallanıyor tüm konular ve hayatlar, bağırıp çağırmak, saçlarını yolmak, masaya savrulan bir dirsek hareketi, yüksek sesler, şikayetler, kadehler, bunlar başlı başına bir yerde, efendim topu topu birkaç tane uyduruk sevgi sözcüğünün çeşitlemelerinden oluşmuş tompirik toçpapçik laflarıyla şekillenen, hiç sonuna kadar gitmeyen yollarla, kahkahalarla, sizi seviyorum(mmm)(?)larla, içtensizlikle, ve gece 10'larla dolu hayatlar başka bir yerde, herkes kopuyor birbirinden, samimiyetsizlikle birlikte geliyor bu kopuşlar genelde, ve kimse birbirine çay demlememeye, kurabiye paylaşmamaya filan başlıyor, aslında tam da burda tüm hayatlar birbirine dokunuyor, romantik bu olsa gerek!, kötüler eldivenleriyle gülmeye, iyiler daha çok kahve içmeye başlıyor, bu insanlar hiç yerden yüksek filan oynamıyor, kimse ebe olmak istemiyor, herkes birbirine sağlık topu fırlatıyor, kimse topukların karpuz dilimleriyle ve yaz akşamlarıyla bir ilgisi olduğuna inanmak istemiyor, efendim, çantalar, uçaklar, bütün tozlanmış sokak lambaları filan adına özür diliyorum, moraller, baharlar, balkonlar, zeytinyağlı barbunyalar, uf. (sevinç)!
Çarşamba, Ocak 28, 2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
doğru dedin, 1 adet hobby çikolatası eşliğinde armağan edebileceğim tek şarkı ezginin günlüğü'nden geliyor; "...gel bize gidelim unut dertleri bugün, belki yoluna kor bi demli çay her şeyi..."
YanıtlaSil