Cuma, Haziran 18, 2010

1km



oda dapdar, saat yedi buçuk ve trafik yok, evin ışıkları yanmıyor, manken diyor biri, diğeri akasya, parke zeminden sesler geliyor, komşular uyuyor, kimse saat takmamış, kitapların hiçbiri okunmamış, havanın boş olduğunu ve zaten boşluğun güzel olduğunu düşündükten hemen sonra birilerine bağırıyor kadınlar, üçüncü kişiler isteniyor sevişmek için yatağa ve açtığı yara, samimiyetle, temizlenmiyor küçük mektuplarla, büyük sözlerle, kolların ağrıyor, yüksek sesle ağlıyorlar, kitaplar bitiyor, kağıtlar yırtılıyor, ses yok, konuşacak hiçbir şey, birikmiş onca toz kalmış sanki delinen dağlardan ve aşk affetmeye benzemiyor

0km


bir bardak kadar dolandırıcılık yaptım, güzel vitrinleri vardı camdan ve deniz kokuyordu içeri girince, biraz hoyratlıkla karışıktı sahip olması ve olunması, ona kapıldığımda uçaklar hala kalkıyordu hava boşluklarına doğru ve yıkmak fikri çokça geçiyordu aklımdan, çaldıklarım benim değildi aslında sadece şekilleri hoşuma gidiyordu ve herhangi bir kullanıcı talimatında yazamayacak kadar şıktı düşmeleri ve kalkmaları.


döndüm, bırakacak odalarım ve duş kabinlerim vardı, sarhoş olmak için yeterli, iyi niyetler için çok az param ve enerjim, çok güçlü sulara kapılmamı engelleyemeyen st. germain hayallerim, iğrenç kadınlarım, katatonik sevgililerim, hayatımı üzerine kurduğum müthiş serbest sözlerim, kadeh yanılgılarım, yanılgımın yanılgıları, hep aynısı olsa da bunu çarptıktan sonra bile anlayamadığım gri taşlı duvarlarım, çokça sözüm, hiççe özüm;