Pazartesi, Aralık 28, 2009

bebek renkli ellis cinayetleri


gece karanlıkta koşuşan bütün suratlar. kendine adlar takan, saçlarına kurdeleler, ayakkabılarına renkli boncuklar, konuşan ve heyecanlanan bütün suratlar, dağıtan, dağıtmaktan kaçan, kaçtıkça patlayan, içleri eriyen ölü kedi bedenlerine, yanlış ruh çözülümlerine, kendi kendilerine, kendi vücutlarına yaptıkları, kendi ruhlarına, kafalarına ve kalplerine verdikleri zarara, acıyan dirseklerine, dengede duramamaktan dikleşmiş omur kemiklerine; vazgeçmeyen, vazgeçmedikçe gözlerini bozan spirallerin içinde kaybolan suratlar, cinayetlerden konuşan, yanyana yatmaktan, kısa tırnaklardan, kelimelerin iyileştiriciliğine inanmaya çalışan, kendini yerlerden toplamaya, daha az çalışan ama düzgün olan akıllar için, daha az çalışan, daha sağlıklı olan, daha az çalışan akıllar için kendini dondurmaya uğraşan suratlar, kim için uğraşıyor bu suratlar, bu sayfaları neden okuyorlar, bir hiç için, cevaplamak istedikleri sorular hiç sorulmasın diye, elbiselerinin kıvrımları, eteklerin pilileri öylesine, kendi başlarına kalsın diye, bunun için, manasız bir mutluluk için yaşamaya zorlanıyorlar, kimisi de zorlanmıyor tabi!, kimisinin işine geliyor, kız arkadaşlarına destek çıkan kadınlar!, sevgililerine destek çıkarak tabi, imalı bir şekilde, çünkü şimdi semptom moda, konuşamadığını, konuşamadığının anahtarlarıyla açıklamaya çalış, görmelerini bekle, oya, bak bugün cinayet güzel bile kokmuyor, o güzel kokan kadınlar, bütün yeni dalga şarkıları bilen erkekler, iyi niyetini kaybetmiş, kaybedince bundan medet ummuş insanlık, insanlık neredesiniz.

Pazar, Aralık 13, 2009

çok geç olmadan



çarpan her dalgayla biraz daha büyüyor yara. kötüleşiyor, aşkın önünde anlamını yitiriyor, takip edilmesi güç hamamböcekleri gibi, veya çok sevdiğin kitap aralıklarını kaybetmekle, çarşafının içinde bir yerlerde biriken tuzlu su damlaları, limon çekirdekleri, ışıkların rengi değiştikçe kim olduğunu ve kimin tarafından sevildiğini hatırlayamamak, nefretle dolmak, hemcinsine tiksintiyle, günlerinin güzel evlerde yenilen güzel yemeklerin atıldığı leş gibi kokan çöp bidonunun çevresinden dolanmasıyla daima, bütün organlar pırıltılıyken, sadece kötü kokular almak, sadece bulutların üzerindeki kir tabakasını düşünmekle, ve bütün parmaklıklara demir sopalarla saldırmakla şekilleniyor. bağırmak elde değil, yıllarca evveline geri dönmek, yeniden yaratabilmek yaşamayı, haksızlığın nerden doğduğunu anlamak, bulup çıkarmak o kocaman kıpkırmızı bir baykuş kalbine benzeyen duyguyu, ve kurtlarından arındırmak, yeniden doğmak yani, kalbin çarpmadan her nefes alış verişinde, hastalıkları düşünmeden ve yalnızlığı, sadece severek ve aşkla, bir bedene duyduğun aşk, manası bilinmeyen sıfatlara değil, yeniden en başından başlayabilmek, kadınlarla ve erkeklerle, intikam doğmamışken daha, küçük bir çocuk gibi şarkılar söyleyerek, ölü doğayı kurtarabileceğini hayal etmek, hayaliyle sevinmek,