Perşembe, Ocak 20, 2011

debelenme

herkes duruyordu. yumuşak ve normallerdi, hayatları raylardan, güne uyanmanın acısından, afrika menekşelerinden etkilenmiyordu, geçiyordu.

ben ölemiyordum

herkes affediyordu, eğleniyordu, başka yerlerdeydi akılları, uzakta, güvendeydiler, birlikteydiler, el eleydiler, kadehleri ellerindeyken korkusuzlardı birbirlerinden, 
yürüyorlardı yollarında, yeni sevgililerinin, onun tembelliğinden ve hayatsızlığından bihaber sundukları tekliflerini genç ve meraklı bir adammışçasına gülümseyerek kabul ederken,

ben anadolunun herhangi bir cahil şehrinde uyuyamıyordum oysa, ve telefon çalmıyordu.
unutulmuş da değildim aslında ama,
beni yalnızca unutmak için değil, en beter halimle unutmak için onursuz bırakarak, bilerek, üstümden yapış yapış akan hakaretlerle,
yok dedi, çok zor, ne zor seninle sevgili olmak, normal tepkilerden nasibini alamamış şeffaf bedeninle, benim tüm sözleri unuttuğum, umursamadığım yerde aklında sımsıkı tuttuğun dakikalarla, ne zorsun, yeter, ne kadar zorsun
zararlısın
onun gibi değilsin,

ve kıyaslandığım her dakika, akan düşünceleri şekillendirecek mimikler oluşamadığı için suratımda, öylesine durmaya çalışırken ayakta, ve aslında bütün kaslarım koparken içimde boynumdan bileklerime kadar, 

ve en beteri farkında değilken o, bunun, benim 

sevgilim diye cevap veriyordum ben ona
sevgilim diyordum
geçer, geri gelir güneş ve çalar telefonum
bir olurum,
salt ben,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder