Salı, Ocak 31, 2012

1,5

adamakıllı yaşamak lazım, bir değil, iki değil, sanki yani, yıllarca aynı dakikaları yaşıyormuşçasına ve buna rağmen her dakikada farklı renklere boyayarak beyninin mukozalarını, devam etmek; çünkü neticede hisler bir yerde seni burkmaktan ve hazlara seni daha çok yaklaştırmaktan öte hayatını değiştirmeye yaramıyor; bir bar sandalyesinde veya güneş batarken çimlerde oturmanın verdiği o çizgilerin hislerinle yok pek bir alakası, sadece yürümek var örneğin; bakmak, durmak, soğuk havalarda çıplak yüzmek havuzlarda, uçurumlardan düşmek sonra; duygular yok yani; aşkın ıslaklıklarla, korkunun tavan aralarıyla, acımanın salt yalanlarla, kendini kandırmakla ilgisi var; bir havaalanının gitmekle değil, sabah içtiğin kahveyle, çok uzakta batan güneşin veya dağların veya denizin sonsuzlukla değil, elinde tuttuğun sigarayla, içtiğin kanyakla ilişkisi var; duygular yok; duygular insana mahsus ve insan yok; hayvanlar, güdüler ve doğadan arınmış mide bulandırıcı bir organizmalar kalabalığına duyguyu yakıştırmak, bayat.

2 yorum: