Pazartesi, Haziran 22, 2015

rio - 30

şeytan'ın küçücük, erimiş ve irkilmiş vücudunu karanlık yeşilliklere, ormanın kuytu köşelerine doğru sürüklüyoruz vacio'yla. nedenini bilmeksizin, verdiğim karar ve işlediğim suçun yanımdan ayrılmayan bu yaşlı köpekle bir ilgisi olduğunu düşünüyorum; bana boz rengi tüyleriyle, açık kırmızı dilini dışarı çıkararak bakarken. sırrımı paylaşacak bir canlı olması beni biraz olsun rahatlatıyor.

huzursuzluğum ve endişemin sebebi birlikte yaşadığım adamı soğuk kanlılıkla öldürmekten ileri gelmiyor; tersine, aldığım karardan mutluyum ve pişmanlık duymuyorum. huzursuzluk bende kadim yılların yorgunluğuyla vuku buluyor; her yerimde o, kollarımdaki bezginlikte, ellerimin tutmayışında, yaptığım her yanlışı bilerek ve isteyerek, çevreme değil, kendime zarar verme dürtüsüyle yapmakta, boğazımda düğümlenen bir mango büyüklüğündeki yumruda, içimden çıkan, susturamadığım, durduramadığım o canide, o, kendinden başka kimseden nefret dahi etmeyen aşağılık kadında.

şeytan'ı okyanusa atma fikrinin onu toprağın altına gömmekten daha kolay fakat bir o kadar da beni korkutan bir tarafı olmasından, bunca zahmete girmem. vücudu bulunur kaygısından öte, okyanusa duyduğum büyük saygıdan, onu incitmenin bir yerde çok da yükseklerde olmayan ruhumu daha da lanetlemesinden duyduğum müthiş endişe, terör. onu ait olduğu yere, yeraltına kapatmak da, doğru şeyi yaptığımı hatırlatıyor bana.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder