Perşembe, Haziran 25, 2009

merdivenler


bir süre sonra,

anlayıştan, anlamaktan, çirkinlerden ve güzellerden hoşlananlardan, kalabalıktan, korna sesinden ve bozuk insan davranışından rahatsız olmayanlardan, kahverengi delik deşik ayakkabılar giyen, aslında gerçekten etine dolgun olan kalçalarının etine dolgunluğunun farkında olmadığından kırmızı keten pantolonlar giyip, pek de rahat ettiğini söyleyerek hakikaten samimi kahkahalar atanlardan, yağmursuz, kapalı bir akşamüstü yokuş aşağı yeşil akasyaların yanından yürürken arkasından elinde plastik torbalarla ve kösele ayakkabılarının kaldırımda çıkardığı gürültülü sesle sırtına doğru yaklaşan, öğle yemeğinde yediği, yemekhanenin soğuk tencerelerinde beklemekten üstü kalın tabakayla kaplanmış yaşlı insan derisi renginde mantar çorbasından bahsedenlerden, sabah çiğ ve mavi ışıkla uyandıktan sonra sadece bedeninin içinde rahat olanlardan, dişlerini kötü kokan ve boyaları dökülmüş bir banyoda fırçalarken yine de'yle başlayan cümleler kuranlardan, yedikleri, güldükleri ve giydikleriyle fazlasıyla böbürlenenlerden, ve bunları rahatım'a getirenlerden; gri gömlekleriyle hikayelerini anlatanlardan cesurca, katil kıvamında, veya özgürlüğün pastasını yerken beyaz çikolatalı;

bir kez!, bir kez bile düşündüğünden daha fazlasını söylemeyen, biliyor diye kalbinin gül koktuğundan, şeffaf gövdenin altından görünen kemiklerden, uzun yollar katettiğinde sulanan gözlerinden bahsetmeyenlerden, gerçekten ne çok uğraştığını, yeşil banklarda oturmak için bacaklarını düğüm yapıp veya sabah kalkıp limonata hazırlamak için nane yapraklı, anlayamayanlardan, küstahlığın teninle, omuzlarındaki üçgen şekillerle doğru orantılı olduğunu göremeyenlerden,

hazzetmeyen, bunlardan hiç koku almayan, bunlara dokunmayan, yataktan sallandırdıkları bilek kemiklerine asılı kalmış ayakkabılarını çıkarmaya pek yeltenmeyen, susan, susan, çürük vişne kıvamında insanlardan


bahsedilecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder