Pazartesi, Haziran 01, 2009

vanilya parkı'nda gezen ellis


yerlerde sürünen yaşlı ve kirli sakallı fransız adamların tüm sağlıklı yaşam nidalarını ve sosyal ortamlarda içtikleri yemyeşil sebze sularını bir günah çıkarma aracı olarak gördüklerini güpegündüz kanıtlayan, koyu sarı ışıkların aydınlattığı ahşap tezgahlarının üstünde binlerce rengarenk içki şişesi -sabah köpüklü banyoyla sakız likörü, öğle sebzeleriyle safir kıvamında tatlı şaraplar gibi, küstah ilhamlar veriyordu la fayette camekanlarına el bombaları bırakma niyetli, kavuniçi ipek elbiseleri kaldırımlarda sürünen kadınlara, kabarık saçlı. elbette bu durum, hem bu, ince kravatlı, bütün kirli sırlarını yatak odalarının iran halılarının altında, mor çarşaflarının lekelerinde, sabah saat altı civarında aradıkları kimliği belirsiz adamların çirkin sırıtışlarında saklayan titrek elli adamların hoşuna gidiyor, hem de güzel yüzlerinin ve kemikli ellerinin bir mana etmesine yarıyordu.

küstahlık da mesela bir yere kadar modern uyuyan güzel ruh hallerine uyum içinde kalabiliyordu; bir yandan da eline erkek eli değmemiş temiz pak ve beyaz insan modellerine girme çabaları ve sırf bunu desteklemek için gelen öğle uykuları, kaval kemikleri birbirine düğüm olmuş şekilde sarı hırkalarla kambur oturmak, her şeyden bihaber ve her şeyden haberdar olmak, veya yorgun gülümsemelerin de yardımıyla öyle görünmeye çalışmak, ve en can yakıcı nokta da tüm bunların hayal ürünlerinden ibaret olması, yine günümüz çakma sanatlarını desteklercesine manasız ama hoş (?) duruyordu.

diego oya'yla beraber olmaya siyah gömleklerinin füme düğmeleri onun gri mus çoraplarına uyuyor diye başlamıştı, ve bu ikisinin ne hikmetse güvenlikten kaçış'tan konuşmalarını sağlayabiliyordu, veya güzel kadehlerden bahsetmelerini, diego'nun meymenetsiz yüzü veya oya'nın ikiyüzlü hastalıkları engelleyemiyordu yüksek bordo tavanlı gece kulüplerinde aptal içkilere yüz binler dağıtmalarını, ve bundan yine suratsız bir keyif almalarını, ne yazık ki sabah kalktıklarında evet diyecek tatmini vermeden pembe limonatalı bedenlerine.

2 yorum:

  1. uçtum yine. Yine uçtum. Balon gibi kafa. ve kopmuş.

    YanıtlaSil
  2. Devamı ne zaman gelecek bu metnin?

    O zamana kadar bir kaç yüz kere okurum ben bunu.

    Eline sağlık...

    YanıtlaSil