Perşembe, Eylül 06, 2012

16052012

her yeni gün başka bir ben buluyorum içimde, bu benlerden hiçbirini gözüm tutmuyor laf aramızda, hepsinde bir kusur, bir fazlalık, veya bir eksiklik görüyorum. içimdeki benler hiçbir şey bilmiyor, çabuk usanıyor zorluklardan ve kendinden tiksinmesi saniyeler alıyor. 

zor alışıyorum yokluğa, susuzluğa, susuzluk ve yokluğun aslında mana eder tek şey olduğuna kendimi inandırmak zamanımı alıyor, heyecanımı öldürüyor; yokluk, ağzımdan çıktı çıkacak iki kelimenin de manasız, sırıtan bir kendinde olma isteği olduğunu sokuyor gözlerime. alışamıyorum yani, susmaya, söylememeye alışamıyorum, ama bir yandan da tersini yapıp, çığlık çığlığa, eskisi gibi, tüm açıklığı ve yalınlıktan uzaklığıyla kusmuyorum durumumu, takacak bir ad bile bulamıyorum, bir durum komedisinden öteye gidemeyecek çıkarımlarla bir hayat kuracağıma, çıtımı çıkarmadan, hayatımı temeli atılmış, ve üzerine kat çıkılmamış bir halde, bırakıyorum. bilmiyorum. bilmekten korktuğumdan değil. bilmemenin büyüsünden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder