Salı, Eylül 11, 2012

17052012

elindeki kurdeleyi avuçlarının içinde büzüştürerek arkaya kaykıldı, kafasını koltuğa dayadı, tavanı seyretmeye başladı. ne kadar sinirlense, nasıl bir öfke isteğiyle, hınçla kavrulsa da, inanılmaz bir neşe duysa ve kendini yerden yere atmak için can atsa da suratındaki donuk ifade değişmiyordu; yumuşak bir kumaş kayganlığında veya küçük bir zımpara parçası sertliğindeydi; fark etmiyordu, boş değildi ifadesi belki, ama donukluk yüzünün her kıvrımını öyle sarmıştı, bir maske denilemeyecek kadar yüzüyle bir, ve gerçeklikle ilgisi olamayacak kadar olağandışıydı. çokça baktıkça insani duygular vardı; ara sıra aklına gelen, hafızasından dakikaların neden olduğu insani duygular; birçok sayfası yanmış bir resim kitabının sayfalarını çeviriyormuşçasına silik, anlık ve kavruk insani duygular.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder