Cuma, Nisan 03, 2009

toplandılar babacığım


kayboluyoruz usul usul ve baş dönmeleriyle. yağmur yağıyor, güzel melodiler sarıyor etrafı, mideler bulanıyor ve hayat hakkında konuşulmak istenmiyor, biraz buruk oluyor hep ruh, biraz ne yapacağını bilemez durumda, biraz kasabanın en güzel limonlu tartı, zeka handikapları, kendini, kıyafetlerini ve sayılarını bach'ın martı'sına yem etme durumları, sesler yankılanıyor kulaklarda, çok çok kalabalık bir sokağın ortasında uzun eteğiyle sadece duran, duran, bakan kızın etrafından akan bütün kötü niyetli ruhlar, bütün vücut kıvrımlarını saran nefret, hırs kıvranmaları; hırs öyle önüne geçiyor ki bütün sakin tavırların, bütün ideallerin ve gözyaşlarının, kadınlara ve erkeklere dökülen, öyle sarıyor ki bütün kahvaltıları, arabalarda konuşulanları, not defterlerine karalananları, yavaş yavaş kopuyoruz birbirimizden, herkes düşüncelere, banknotlara, beynelmilel seyahatlere, votka toniklere ayrılıyor, halkla olan ilişkiler, neden halktan kopuk ilişkilere, neden halktan on bin milyon baloncuk kıvamında üstünleşmelere, mevkilere, harflerle tanıtılan gözlüklü yönetici kadın triplerine dönüşüyor, n'oluyor allahaşkına cicim!, can sıkıcı diyaloglar, ses yükseltmeler, halbuki burda oturmuş, gözlerimiz sonuna kadar açık, bütün duyargalar birbirinden hassas, gayet zeytinli ekmekler yeniyor, bademli el kremleriyle, yarım litrelik sularla, türk kahvelerinin içine atılan tatlandırıcılarla rahatlanıyor, nedir galaksinin bütün yıldızlarına, cristobalciğim!'den rugan ayakkabılara, yalnız başına oturduğun sertifikalı odalara sahip olmak için kıvranan bedenlerin halleri, taşıdıkları taşlar yukarılara doğru, bu taşlar ametist midir!, erzincan'ın metrelerce derinlerinden mi çıkmıştır, simsiyah; taşları daha kaydırmayı beceremeyen, minik mavi inci taneleri gibi ellerinde sıkı sıkı tutan, okşayan ve öpen insanoğulları, tebrikler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder