Cuma, Şubat 10, 2012

4

kızın kıyıda yattığı yere doğru yürüdü, elindeki şişe ceketinin lacivert düğmelerine çarpıp ince sesler çıkarıyordu, derin bir nefes aldı, hava kiraz kokuyordu. küçük dalgaların vurduğu kum çamurlaşmıştı, çamur aniden yere yığılan kızın eteğine sıçramış, ceketinin üstünde öylece duran elinin üzerinde lekeler bırakmıştı. kurbağalar yaklaşan ayak seslerinden irkilip göle doğru zıpladı, kıza iyice yaklaşan adam yere eğildi, şişeyi kızın kıvrılmış bacaklarının yanına bıraktı, başını ellerinin arasına aldı, kapalı göz kapaklarının altından titreşen göz bebekleri belli oluyordu. koyu sarı saçları batan güneşin ışıklarıyla parlıyordu, dudakları kanlanmıştı, burnunun alnıyla birleştiği yerde iki küçük kesik vardı. elleriyle kavradığı başını avcunun içine doğru yatırdı, o anda boynunda olgunlaşmamış bir elma büyüklüğünde kırmızı bir iz gördü. mükemmel şekillendirilmiş bir örümcek ağına benziyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder