Pazar, Ekim 16, 2011

o

elinor, açık konuşacağım. yüzünü görmeyeli çok zaman oldu. pek çok zaman geçti, bir çok ütü yanığı ve ölü martılar. sen de biliyorsun değil mi elinor, sonu ölüm olan bir yoldayız seninle. çok geçmeden, rüzgar seni bıçaklara davet edecek. yanındayım.

kesif bir yanık kokusuyla uyandığında başucu lambanı kapat, rüzgar hiç durmadan esecek ve kapılar çarpacak. korkma.

yangın çıkarmalı elinor! hayata karşı yangınlar, ölümler, tozlanmış kütüphane rafları gerekli, oysaki bizim elimizde yalnızca yavaş ve beyinsiz suratlar var.

kumsalda otururken yaktığı kurumuş dallar, yanıcı spreyler ve kan dolu kavanozlar var sahnede, ışık düğmeleriyle oynamak için platforma dayalı merdivenlerden yavaşça çıkarken kırılmak üzere tahtalar, bacaklarını kesmek üzere kıymıklar.

düşün, düşün, elinor, rüzgardan, teras katlarından, çatılara açılan tavan aralarından neden kaçtığını düşün, az zamanımız kaldı, saçlarını yıkamalı, panjurları kapatmalısın artık.



yutkundu. durmak ve kaçmak arasında, yaşamak ve boğulmak arasında bir yerdeydi. kollarını göğsünde birleştirip, halıya uzandı. yağmur başladı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder