Çarşamba, Ekim 19, 2011

p

pencereye şiddetle vuran yağmur sesiyle yerde gözlerini açtı, tavanın beyazlığından gözleri kamaştı, ellerini yanaklarına götürdü, gözlerini tekrar kapattı. terlemişti, üşüyordu, hava iyice kararmıştı, kapı yavaşça açılıp kapanıyordu.

dünya küçülüyor, büyüyor, genleşiyor, eriyor, bazı yaşamlardan, kitaplardan, bulantılardan bahsederken herhangi bir koltukta bacaklarını toplamış, bir anda kabarmamış tozlar, çikolatalı kekler kıvamında basitleşiyor, nefes verirken kayıyor ayaklarının altından zemin, dengen bozuluyor. sevişiyoruz.

ve bıçaklar diye geçirdi aklından, gözlerini kırpıştırırken. az pişmiş et kesebilen, suyla dolu evyelerin içinden deterjanlı ellerle çıkarmaya uğraşırken kanatan, parlayan, buz gibi bıçaklar. gözlerini tekrar kapatarak doğruldu uzandığı yerden. içerden televizyonun sesi geliyordu. dişleri birbirine çarptı. kendini düşündü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder