Pazartesi, Şubat 16, 2009

lokum dükkanı açan astronom vs.


şahane bir lezzet, kıymalı makarna mesela, veya vişne şekeri, yumuşak bir kadife veya sert bir buz parçası, meyveli tüm şekerlerin dudağında ve ağzında bıraktığı tat, naneli limonata, tam da istediğin ende ve boyda beyaz bir gömlek, ahşap merdivenler teras katına çıkan ve porselen çay bardakları, orda burda duran, dağınık saçlardaki saç örgüleri gibi sımsıkı ve düğüm düğüm, fosforlu sarı tokalar kadar parlak, ve ankara'nın bir sabah ayazı kadar soğuk, sevgili ekselansları kadar küstah ve nefret dolu, sıcak ve taze beyaz leblebiler veya dünyayı dolaşan kırk yaş üstü çiftler!, Irak hapishaneleri'ndeki kesif vahşet veya New Jersey'deki adeeb hanna kiryakos samimiyetleri, bir tür mona lisa gülümsemesi ama kadın ve erkek birleşik, birleşik devletler!, sinirli devletler, umursamaz devletler ve aşık toprak parçaları, tırnaklarına parlatıcı sürdüğün geceler kadar edilgen, aynı koltukta yaşadığın, gerçekten yaşadığın, kendi omuzlarını sıkıp yüzünü dizlerine dayadığın, tencerenin sesini duyduğun ve ayçiçek yağı kokusu aldığın geceler kadar etken, pencereye karşı bir odada maskaradan birbirine yapışmış kirpiklerini aralayabildiğin gündüzler kadar aydınlık, olağanüstü kokular ve beyaz heykeller ihtişamı, koşmak, terlemek, yorulmak ve kollarını uzatmak çağındayız, atmosferden görüyorlar!, ekonomilerde dağıtılan yer fıstıklarının heyecanlı lezzeti, bayılmadan önceki, derin iç geçirmelerden önceki birkaç saniye mideden yemek ve nefes borusuna dağılan sanatsever! rahatsızlık, NTV ne acayip kafalarda bir kanal ve dudaklarını silmek parmaklarınla ne kadar aşka benziyor, 1974'te roze şaraplar bozulur muydu, ve sarhoş sevişmeler bir sıfat tamlamasından öte skandal bir tamlama mıydı, kızgınlığın molotof kokteyli tetikleyiciliğine sahip olduğu, ve yeşile çalan turuncu bir renk aldığı sadece deli gömlekliler tarafından mı algılanır!, bir kadının göğüslerinin resmi çizilebilir mi, daha da ötesi yemeği yapılabilir mi!, Albert Fish bir insan değildi, ama bizim canımız gerçekten yanıyor, yakıyoruz yani, ateşi söndürmek için gereken şişelerce su içiliyor bir cumartesi sabahı, saçlar hep dağınık ve her zaman paklıkla ilgili parçalar var havada uçuşan, bir deri bir kemik ve bir japon misali, biz magma tabakasına dokunabildik, ve bunu gerçekten yapabildik, benim kırmızı eteğim vardı, ucu iki üç santim yırtılmıştı, onun siyah kazağı, kolları çekiştirmekten uzamış, Sodexho!, iki kişiyiz, kavgamızdan terapi doğuyor, ve hiç ölmüyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder