Pazartesi, Şubat 09, 2009

pazartesi sabahı teğet geçmeleri

günaydın şehir insanları,

şehrin hayal kırıklığı ne büyük, ne kadar fazla çatlağı oluyor kaldırımların üstündeki, masaların altındaki, kırılmış bardaklardaki bu kırıklığın, tüm çatlaklar mı keser bir insanın omuzlarını, boynunu, kalça kemiklerini yahu, bu kadar mı çok acıtır geçmiş zamanlı olan tüm hikayeler, oysaki siz hepiniz bilirsiniz ki ben açelyalardan bahsetsem her gün, sizin de canınızı sıksam, kaldırım taşlarını saysam, yanından geçerken dikenli tellere dokunsam, güzel bahçeleri ve balkonları seyretsem, yani benim tamamen bunlardan ibaret bir hayatım olsa mesela, düşmesem, itilmesem, her ışık sarı olsa ve her yer vanilya koksa, sakinlik de gerekmiyor bazen, tüm bunların, tüm balkon çiçeklerinin ve balkon masalarının ve kırmızı masa örtülerinin sakinlikle, sessizlikle bir ilgisi olması da gerekmiyor, koşabilirim her zaman, uzağa, veya yan apartmanın altındaki küçük bakkala, sütü taşırabilirim ısıtırken, kafasını patilerinin arasına sokup uyuyan köpeğimi rahatsız edebilirim, kızar bana, havlar, ellerimi ısırır gibi yapıp yalar, tüm bunlar, beni canavarlarla dövüştürmek zorunda bırakmayan hayatımın her parçası, dondurulmuş frambuazları teker teker yıkayıp, sarı duvarları olan odanda yerde otururken yemek, hem de ne bileyim marlene dietrich eşlik eder sana, şarap çabuk biter bu yüzden, ve işin en önemli tarafı da nedir biliyor musunuz, kimse ağlamaz, herkes kendi kendine dolaplardan bardaklarını alır, masaya oturup sohbet eder, hem de seyahat planları yapılan sohbetler, gerçekleşen ve havada asılı kalmayan sohbetler, temiz şezlongları olan yazlıklardan bahsedilen sohbetler,

bırakıp gitmelerden, kızgınlıklardan, söyleyememekten bahsedilmez, söyleyememek, ne acı yahu, hayatımın sonuna kadar mesnevi sokağın yukarı doğru çıkan merdivenlerinde oturmak zorunda kalmak, taksileri seyretmek, hiç çiçek sulayamamak bile daha güzel, arkadaşlarımı kaybetmek, gülmemek, yaftalar yapıştırılması, sinirlenmek, istismar, istismar, sözler, vazgeçmeler, hepsi ege'nin kışın kabarıp sahile kurulan ve kaşarlı tost yapan büfeyi sular altında bırakan, duvarlarını tuzdan kabartan dalgalarından daha güzel gerçekten.

sevgiler, moral düzelmeleri,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder