Salı, Ocak 13, 2009

yanyana ayakta durmanın getirdiği gıranckaltaklıkları

bu hatunların nesi var yahu. bakın efendim, çok da düzgün olmayan, saçındaki düğümleri açmakla uğraşan bir kadın kısmı mensubu olarak diyorum ki bence bizim hatalarımız pek çok. tüm bu gökkuşağı kıvamında dedikoduları, yenilen kızarmış sebzeleri (?) ve yanında kötü niyet sosunu saymazsak, yani hamurda bir kıvamsızlık var gibi geliyor bana. şimdi efendim bu cep telefonu icadından sonra bir kez amacından tamamen saptırılmaya başlandı. yani benimkinin kılıfını karl tasarladı, yok ben neşeli bir melankoliğim, karlı yollarda yürürken arkamdan iz filan da bırakmam ayrıca' çığlıklarının yanında, bu aleti arkada duran beyefendinin ellerine uzatmak da ne oluyor canım. bakın vallahi ben çirkin bir insan değilimdir, ama bu savoy cüretini kıskanıyorum yahu. hepimiz masalara çıkalım, oynayalım, birbirimizin dalgalı saçlarına iltifat edelim bence. hatta para mevhumunu tamamen yok sayarak kuğulu park'ta ağlayan hemcinslerimize pamuk şeker verelim, ordan biri kes' desin, sil baştan yapalım her şeyi, mesela içtenlikle gülümsemeyi unuttuğumuz gelsin aklımıza ve o sırada pamuk şeker suni göle düşsün, kuğular hastalansın filan. ama bu arada ruhta bir iç pazar oluşmasın demeye getiriyorum gözlerinden öpmek istediğim tüm iki bin flapper'ları.

nedir yani herkeste bir andırgıraund masumiyeti, bir şuh ama iyiniyet kahkahaları serisi, ikisi bir arada tutkusu, efendim işte kanaatimce herkes kendine göre haklı' lafının ortadan ikiye bölünüp insanları bir doğu-batı kutuplaşmasına götürmesi lazım, saç-baş yakınlaşmasına değil. filan (?). ya da bir şişeye dolduralım, üzerine şeftali portakal mortakal parçaları atalım, beş ay bekletelim. demokrasi-seçenekler-sıkıntı dö la paris.

laylaylom herkes bisikletlerine çevre bilinci imalı yapıştırmalar yapıştırsın, saçlarını uzatsın. sıkıntısız pazarlar güzel beyler, bayanlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder